Kırmızı – Mor ve Siyah Üzümsü Meyvelerin Sağlık Üzerine Olumlu Etkileri

Çeşitli ülkelerde yapılan epidemiyolojik çalışmalar sonucunda meyve-sebzeler açısından zengin diyetlerin yapılması yaşlılık sürecini geciktirmekte ve yaşam tarzı hastalıklarında; özellikle kalp damar hastalıkları ve kanser, akciğer hastalıkları, katarakt, Parkinson veya Alzheimer hastalığı gibi çeşitli hastalıklarda riskin azaldığı bilinmektedir. Bu koruyucu etkiyi sağlayan bileşiklerin antioksidan özelliklere sahip fitokimyasal maddeler ve vitaminlerden (C ve E vitamini) ileri geldiği belirtilmektedir.

Üzümsü meyveler genellikle yaygın olarak meyve suları, meyve suyu konsantreleri, marmelat ve reçel gibi ürünlerin içerisinde taze veya işlenmiş formda ya da fonksiyonel gıdaların bileşeni olarak tüketilmektedir. Yaban mersini, böğürtlen, siyah frenk üzümü, mavi yemiş, aronya, turna yemişi, üzüm, ahududu ve çilek gibi üzümsü olan bu meyveler antioksidanların zengin kaynaklarıdır. Üzümsü meyvelerin biyolojik değeri vitaminler, provitaminler gibi bileşenlerin, mineral, fitosteroller ve fenolik bileşiklerin var olmasından ileri gelmektedir. Bu meyvelerin sağlığa olan yararları antioksidan özelliklerinin fazla olmasıdır. Ayrıca, üzümsü meyvelerin ana biyoaktif bileşeninin fenoliklerle bağdaştırılmasıdır. Üzümsü meyvelerdeki fenolik bileşiğin içeriği; iklim faktörleri, olgunlaşma aşaması, bitki çeşidi, tarımsal yönetim, hasat zamanı, saklama koşulları gibi birçok faktöre göre değişiklik gösterebilmektedir.

Fenolik bileşikler, bitkiler tarafından üretilen sekonder metabolitlerdir. Bu bileşikler bitki adaptasyonunda önemli rol oynar ve kuraklık, UV ışınları, patojenler ve hastalıklar gibi stres koşullarında bitkiyi korumaktadırlar. Örnek olarak, resveratrol olarak adlandırılan bileşik, üzüm kabuğunda bulunan ve mantarların büyümesini engelleyen kimyasal bir bileşiktir. Bugünlere kadar, fenolik bileşikler çoğunlukla teknolojik işlemeye engel olan meyve ve sebzeleri besleyici olmayan bileşikleri olarak kabul edilmektedir. Bu bileşikler meyve suyundaki tortu ve bulanıklıktan sorumludurlar. Polifenol ve özellikle tanen içeriğinin fazla olması demir ve tiaminin biyoyararlığını düşürebilmektedir.

     Fenolik bileşikler, mide-bağırsak sisteminde çözünmeyen kompleksler oluşturan proteinlerin biyoyararlığını sınırlayabilmektedir. Fenolik bileşiklerin önemi bugün işleme sırasında belirli sorunlara sahip fakat yine de sağlığa birçok yararı olan ve beslenmede hayati olan bir gıda bileşeni olarak kabul edilmektedir.

 

Üzümsü Meyvelerin Sağlık Üzerine Olumlu Etkileri
Üzümsü Meyvelerin Sağlık Üzerine Olumlu Etkileri

 

Üzümsü Meyvelerin Beslenme Açısından Önemi

→ Çilek
Çilek, Akdeniz ülkelerinin ortak olarak tükettiği önemli meyvelerden bir tanesidir. Yararlı fitokimyasallar içermesiyle insan sağlığına katkıda bulunmaktadır.
Çilek, demir (100g’da 0,41 mg), fosfor (100g’da 24 mg), potasyum (100g’da 153 mg) mineralleri açısından ve C (100g’da 58,8 mg), B ve K vitaminleri açısından zengindir. Çileğin, oksidatif stres, kalp-damar hastalıkları, bazı kanser türleri, tip 2 diyabet ve obezitenin önlenmesinde önemli rolleri bulunmaktadır. Diyet lifi ve fruktoz içeriği sindirimi yavaşlatarak kan şekerinin düzenlenmesine yardımcı olur ve lif içeriği sayesinde de tokluk hissi uyandırarak kalori alımını kontrol etmeye yardımcı olmaktadır.

     Çilek yaklaşık olarak %72 oranında çoklu doymamış yağ asidi içeriğiyle sağlıklı bir besin kaynağı olmaktadır. Yüksek C vitamini içermesiyle beslenmede büyük ilgi görmektedir. C vitamini ile birlikte folat, çileklerin mikro besin içeriğini vurgulamada çok önemli bir rol oynamaktadır. Meyveler arasında bu mikro besin içeriğinin en zengin doğal kaynaklarından birisi olmaktadır. Çilek, fitokimyasalları genel olarak fenolik bileşiklerin geniş sınıfıyla temsil etmektedir. Bu fenolikler, bitkide çok önemsenecek fonksiyonlar gerçekleştirmemesine rağmen; insan
metabolizmasında büyük etkileri olmaktadır.

 

→ Yaban Mersini

Yaban mersini, antikanserojen ve antioksidan özelliği ile bilinmektedir. Ayrıca kansere karşı vücudu koruyan enzimleri aktive etmektedir. Yaban mersini, kanı temizler ve kalp-damar hastalıklarının önüne geçilmesinde büyük rol oynakmaktadır. Yaban mersininin besleyici özelliği vardır, sodyum içeriği ve kalorisi düşüktür. Lifli yapısından dolayı bağırsak metabolizmaısnı düzenler, kan kolesterolünü ve kan şekerini düşürür. Dikkat çekici bir özelliği ise gece görüş kabiliyetini arttırabilmesidir ve böylelikle göz yorgunluğunu giderir. Miyopluk ve şeker hastalığından kaynaklanabilen görme bozukluklarını engeller. Gözlerde kamaşma, kılcal damar çatlaması ve gece körlüğünü ortadan kaldırabilmektedir. Vücutta biyoaktif madde olarak kullanılan polifenoller, antosiyaninler, flavanoidler ve tanenlerce zengindir. Diyetlerde çok yer verilen değerli bir besindir. Kabızlık, bulantı, mide kramplarını ve ülseri önleyebilmektedir. Damar sertliği oluşumunun da önüne geçebilen yaban mersini, varislere ve hemoroite (basur) de iyi gelmektedir. Yaban mersininin, sakinleştirici özelliği bulunmakta ve ağız içi yaralarını da iyileştirebilmektedir. Çeşitli iltihaplarda dezenfektan özelliği taşımaktadır.

 

→ Ahududu ve Böğürtlen

Ahududu ve böğürtlen besin değerleri açısında çok önemli, sağlık için olmazsa olmaz değerde yüksek oranlarda mineral ve vitaminler içermektedir. Az miktarda bulunan A,B,C vitaminleri ve diyet için lifli yapıları büyük değere sahiptir. Ahududu ve böğürtlenler 100g’da 4-6 gr lif içermektedir. Bu oranlar özellikle muz, armut ve elma gibi birçok meyve türünden daha yüksektir. Yüksek miktarda lif alındığında kolon kanseri ve kalp hastalıklarına karşı koruyucu etki yaptıkları bilinmektedir. Bu meyvelerde doğal olarak doymuş yağlar, kolesterol, kalori ve sodyum içeriği düşüktür.

 

→ Karadut

Karadut meyvesinin 100g’ında içerdiği besin özellikleri; 93 kcal enerji, 0,9g protein, 19,8g karbonhidrat, 1.1g yağ; 0.9g ham lif, 60mg kalsiyum, 1.1mg demir, 0.05mg tiamin, 0.07mg riboflavin, 0.2 mg niasin ve 17mg C vitamini içermektedir. Karadut meyvesi içerisindeki vitamin ve minerallerden oldukça zengin bir enerji kaynağıdır. Karadut meyvesi, insan vücudunun sentezleyemediği (esansiyel) yağ asitlerini içermektedir. Bu yağ asitleri, uzun zincirli çoklu doymamış yağ asitleridir ve sağlıklı hücre membranının şekillenmesi, beyin ve sinir sisteminin fonksiyonlarını uygun şekilde yürütebilmesi için gereklidir.

 

→ Goji Berry (Kurt Üzümü)

Goji berry, kırmızı ve turuncu renklerde, elipsoit şeklinde, tatlı ve ekşi tadı bulunan bir meyvedir. Antioksidan içeriği bakımından oldukça zengindir. Ayrıca, polisakkarit kompleksi, karotenoid, fenilproponoid gibi yüksek biyolojik aktiviteye sahip birçok besin maddesini içermektedir. Goji berry, toplamda 6 çeşit monosakkarit içermektedir. Bunlar; arabinoz, ramnoz, ksiloz, aldoz şekeri, galaktoz, glikoz ve galakturonik asittir. Bunlara ek olarak da 18 çeşit aminoasit içermektedir. Goji berry, C vitamini (askorbik asit), tiamin(B1 vitamini), riboflavin (B2 vitamini) içermektedir. Ayrıca goji berry, potasyum (100g’da 1460mg), sodyum (100g’da 550 mg), fosfor (100g’da 184mg), magnezyum (100g’da 90mg), kalsiyum (100g’da 50mg) ve demir (100g’da 5.5mg) içermektedir. Goji berry palmitik asit, linoleik asit ve miristik asit gibi yağ asitlerini bulundurmaktadır. 100 gram kurutulmuş goji berry 370 kilokaloridir.

Yapılan çeşitli çalışmalarda, goji berry’nin enerji seviyesi, uyku kalitesi, diyabetik hastalarda glikoz kontrolü, glukom hastalığı, nörolojik koruma, bağışıklığı düzenleme ve hücre koruma üzerinde çeşitli olumlu etkileri olduğu bilinmektedir. Ayrıca ek olarak goji berry, yaşlanma
karşıtı, yorgunluk karşıtı, tümör karşıtı olduğu ve antioksidan özelliğinin olduğu saptanmıştır.

 

→ Cranberry (Kızılcık)

Cranberry, genellikle nemli yerlerde görülen odunsu bir bitkidir. Kırmızı renkli ve şekil olarak ise eliptiktir. Cranberry, içerdiği antosiyanin pigmentlerinden dolayı etkileyici kırmızı renge sahip, yararlı sağlık etkileri olan yüksek fenolik içeriğe de sahip önemli bir meyvedir. Cranberry; taze tüketilmesinin yanı sıra reçel, marmelat, komposto, pestil veya tıbbi amaçlarla da kullanılmaktadır. Tadı ekşi olan bu meyve yüksek miktarda C vitamini içermektedir. Cranberry’deki antioksidan özellik, C vitamininden kaynaklanmaktadır. Kızılcık suyu; erik, armut ve elmadan elde edilen meyve suları ile karşılaştırıldığında yaklaşık 10 kat daha yüksek seviyede kalsiyum içermektedir. Ek olarak da potasyum, soydum, demir, çinko bakımından da zengin olduğu bilinmektedir.
Cranberry en önde gelen yaşlanma karşıtı besinlerden birisidir. Bol miktarda flavonoid, karotinoid ve harika bir antioksidan olan malatonin bulunmaktadır. Kanın pıhlaşmasını arttırır. Özellikle çiğden hazırlanmış kızılcık suyu veya kaynatarak yapılmış kızılcık şerbeti kanın pıhtılaşmasını düzenleyebilmektedir. Şeker hastaları için oldukça yararlıdır. Cranberry’de bulunan benzoik asit, bakterilerin çoğalmasını engeller ve vücudumuzdan atımını kolaylaştırır. Kızılcık suyu, şerbeti veya kompostosu idrardaki asit miktarını arttırır ve böylelikle böbrek taşlarının tedavisinde kullanılır. Cranberry’nin kabuğu ateş düşürücü ve
güçlü bir ishal karşıtıdır. 1 yemek kaşığı dolusu taze veya kuru kızılcık ile 1 fincan soğuk su 5 dakika kaynatılıp 15 dakika demlendikten sonra süzgeçten geçirilince ishale karşı ilaç olarak kullanılabilmektedir. 60 g kızılcık ağacı kabuğu 1 litre su ile kaynatılarak, ateşli hastalıkların
tedavisinde kullanılabilmektedir.

 

→ Frenk Üzümü

Frenk üzümü, üzümsü meyveler grubunda yer alan ve yetişme koşulları üzüme benzer olan bir meyvedir. Soğuğa karşı çok dirençlidir. Ülkemizde tüm bölgelerde yetişebilmekte ve en çok da Ege bölgesinde üretilmektedir. 100 gram yaş Frenk üzümü yaklaşık %85 su ve %15
karbonhidrattan meydana gelmektedir. Ek olarak mikro besin ögeleri yönünden bakıldığında 181 mg C vitamini içeriğine sahiptir. A, B, B2 ve C vitaminleri açısından çok zengin olan Frenk üzümü meyvesi iştah açısı, hazmı kolaylaştırıcı, vücudu rahatlatıcı ve idrar söktürücü özellikleri vardır. Ayrıca karaciğer şişkinliğini gidermesi, midedeki suyu alması, böbrek taşı düşürmede yardımcı olması, sarılığı gidermesi ve romatizma hastalığının giderilmesine yardımcı olmaktadır.

 

Üzümsü Meyvelerin Antioksidan Etkisi

Askorbik asit, karotenoidler, E vitamini ve fenolik bileşikler, bitki aleminde bulunan en yaygın antioksidanlardır. Bu bileşenlerin hepsi üzümsü meyvelerde bulunmasına rağmen askorbik asit ve özellikle fenolik asitler çok fazla miktarda bulunmaktadır. Fenolik bileşikler en yaygın antioksidan grubudur. C vitamini kuş üzümü ve çilek gibi üzümsü meyvelerde bol miktarda bulunur fakar diğer üzümsü meyvelerde bu miktar daha orta konsantrasyonlardadır.

Üzümsü meyveler insan sağlığı açısından çok önemlidir. Yüksek şeker içeriğinden dolayı, kalori değeri yüksek besin maddeleridir. Ayrıca mineral maddelerden kalsiyum, soydum, potasyum, demir yönünden zengin olduğu gibi vitaminler (A, B1, B2, niasin ve C vitamini) yönünden de çok önemli kaynaklar olarak kabul edilmektedirler. En zengin antosiyanin içeren ahududu, çilek, vişne ve yaban mersini bazı kanser tipleri, kalp-damar hastalıkları gibi erkenden ölüme sebebiyet veren hastalıkların ortaya çıkışını engelleyebildiğine dair çok sayıda çeşitli çalışmalar sonucunda belirtilmektedir.

Bütün dünyada ve özellikle de gelişmiş ülkelerde insan sağlığı açısından büyük öneme sahip antioksidan kapasitesi yüksek, antosiyanin bakımından zengin meyvelere olan ilgi oldukça fazladır. Yapılan çeşitli labaratuvar ve klinik çalışmalar sonucunda öncelikle siyah ahududu, çilek ve yaban mersini gibi üzümsü meyvelerin içeriğindeki antosiyaninler ve fenolik bileşiklerin değişik kanser türlerindeki tümör tedavisinde olumlu sonuçlara ulaştığı belirtilmektedir.

Son zamanlarda, diyetteki doğal bileşiklerin (fitokimyasallar) antioksidan aktivitelerine olan ilgi de çok daha fazla artış gözlemlenmektedir. Sebzelerde en çok bulunan antioksidan bileşikler C vitamini, E vitamini, karotenoidler, flavonoidler ve kükürtlü (tiyol) bileşiklerdir.
Antioksidanlar çok çeşitli kimyasal yapıya sahip olduklarından, sebze ve meyve matrikslerinden teker teker ayrıştırılıp tayin edilmesi çok güçtür.
Bitki orijinli besinler bize sadece önemli antioksidan vitaminler (Vitamin C,E,A) sağlamaz, aynı zamanda antioksidan özelliğe sahip doğal bileşikler de sağlar. Son zamanlarda yapılan çalışmalar, antioksidan aktivite gösteren maddelerin oksidatif stresten dolayı meydana gelen katarakt, kanser, kalp-damar rahatsızlıkları, nörolojik rahatsızlıklar gibi birçok dejemeratif hastalıkların önüne geçilmesinde önemli roller almaktadır.

 

Genel Olarak Kullanılan Kelimeler

Antioksidan = Vücutta üretilen ya da gıdalardan sağlanan ve hücre hasarını önleyen bileşiklerdir.
Antosiyanin = Antosiyaninler, bitki aleminde bulunan bir grup polifenolik pigmentlerdir. Polifenollerin beyin sağlığından kalp sağlığına, diyabetten bazı kanser tiplerine kadar faydaları bilinmektedir. Bitkilere (özellikle tanıdığımız bazı sebze ve meyvelere) kırmızı, mavi, mor hatta siyah renklerini antosiyaninler verir.
Biyoaktif Madde = Bitkisel kaynaklarda bulunan biyoaktif bileşenler, bitkinin büyümesi ve gelişmesinde çeşitli fonksiyonlara sahip olan sekonder metabolitlerdir. Bitkiye özgü renk, tat ve koku özelliklerini kazandırmanın yanı sıra bakteri, virüs, mantar ve haşerelere karşı da
koruyucu özellik gösterirler.
Biyoyararlılık = Ağızdan alınan bir besin ögesinin sindirildikten ve emildikten sonra hücrelerde kullanıma hazır olan miktarı o besin ögesinin biyoyararlılığını gösterir.
Fenolik Bileşikler = Fenolik bileşikler meyve, sebze, tahıl ve çeşitli bitkisel ürünlerde doğal olarak bulunan ve bu gıdaların renk, tat, koku gibi çeşitli karakteristik özelliklerinden sorumlu olan fitokimyasallardır. Aynı zamanda fenolik bileşikler, bitkilerin savunma mekanizmasında rol oynayarak virüs, parazit gibi çeşitli zararlılara karşı etki göstermektedirler.
Fitokimyasal Maddeler = Sebze, meyve, tane, tahil ve baklagiller sağlığı koruyan ve yaşama zindelik katan binlerce kimyasal madde içermektedir. Tek başlarına besin özelliği taşımayan bu maddeler “fitokimyasallar” olarak adlandırılmaktadır. Bugün, fitokimyasallar koruyucu hekimlik ve diğer tıbbi ve biyolojik disiplinler tarafından vücut savunmasında kullanılan bir süper cephane gibi algılanmaktadır.
– Tanınmış Bazı Fitokimyasallar;
Flavonoidler = Flavonoidler bitki ve mantar sekonder metabolitlerinin bir sınıfıdır. Havuc, narenciye , çilek, elma, frambuaz, brokoli, ginko bloba, siyah ve yeşil çay, maydanoz, soya fasulyesi, tahıllar, lahana, kabak, patates, domates, salatalık gibi sebze ve meyveler flavonoidlerce zengin kaynaklardır.
Polifenoller = Polifenoller, izoloflavonlar ve flavonoidler antioksidan etkinliği güçlü mikro besinlerdendir. özellikle şerbetci otu, yeşil çay ve üzüm çesitleri polifenollerce zengindir. Zeytin yağı polifenollerden zengin diğer bir bitkisel üründür.
Fonksiyonel Gıdalar = Fonksiyonel gıdalar; temel beslenmenin ötesinde vücut için faydaları olan, belirli hastalıkların önlenmesinde ve hastalığa yakalanma riskinin azaltılmasında rol oynayan, sağlığa bir fayda sağlayan gıdalar olarak tanımlanmaktadır.
Fitosteroller = Fitosteroller, hücre membranının önemli bir bileşeni olan triterpenler grubunda yer alırlar. Yapıları kolesterole çok benzemekle birlikte fazladan etil veya metil grubu ve yan zincirde çift bağ içerirler. Fitosterollerin ana kaynağı kuruyemişler olmakla birlikte, yağlı tohumlarda, baklagillerde ve sebzelerde de bulunurlar.
Oksidatif Stres = Oksidatif stres, reaktif oksijen türlerinin sistemik tezahürü ile biyolojik bir
sistemin reaktif ara maddeleri kolayca detoksifiye etme veya ortaya çıkan hasarı onarma kabiliyeti arasındaki dengesizliği yansıtır.
Resveratrol = Resveratrol, trans-resveratrol başta üzüm olmak üzere pek çok farklı bitkide varolan doğal bir fitoaleksindir. Fitoaleksinler, bitkilerde UV ışını, hasar ve infeksiyonlara karşı gelişen ikincil yapılardır.
Sekonder Metabolitler = İkincil metabolit canlının normal büyüme, gelişme ve üremesinde doğrudan bulunmayan organik bileşik türüdür.
Tanen = Tanen, tannik asit olarak da bilinir. Tanenler polifenolik bileşikler olup, kolza, bakla, çay ve sorgumda gibi bitkilerden elde edilen, açık sarı-kahverengi toz, pul ya da süngersi bir kütle halindeki biçimsiz maddelere verilen addır. Tanenler genellikle bitkilerin kök, odun, kabuk, yaprak ve meyvelerinde bulunur.

 

Kaynakça

• Amagase, H., & Nance, D. M. (2011). Lycium barbarum increases caloric expenditure and decreases waist circumference in healthy overweight men and women: pilot study.
Journal of the American College of Nutrition, 30(5), 304-309.
• Benvenuti, S., Pellati, F., Melegari, M., Bertelli, D. (2004) Polyphenols, anthocyanins, ascorbic acid, and radical scavenging activity of Rubus, Ribes, and Aronia. J Food Sci. 69: FCT164–FCT169.
• Castrejón ADR, Eichholz I, Rohn S, Kroh LW, Huyskens-Keil S (2008) Phenolic profile and antioxidant activity of highbush blueberry (Vaccinium corymbosum L.) during fruit maturation and ripening. Food Chem 109:564–572.
• Dietrich H, Rechner A, Patz CD (2004) Bioactive compounds in fruit and juice. Fruit Process 1:50–55
• Donno, D., Beccaro, G. L., Mellano, M. G., Cerutti, A. K., & Bounous, G. (2015). Goji berry fruit (Lycium spp.): antioxidant compound fingerprint and bioactivity evaluation. Journal of Functional Foods, 18, 1070-1085.
• Endes, Z., Uslu, N., Özcan, M. M., & Er, F. (2015). Physico-chemical properties, fatty acid composition and mineral contents of goji berry (Lycium barbarum L.) fruit. J Agroaliment Proc Technol, 21, 36-40.
• Giampieri, F., Tulipani, S., Alvarez-Suarez, J. M., Quiles, J. L., Mezzetti, B., & Battino, M. (2012). The strawberry: composition, nutritional quality, and impact on human health. Nutrition, 28(1), 9-19.
• Kulczyński, B., & Gramza-Michałowska, A. (2016). Goji Berry (Lycium barbarum): Composition and Health Effects–a Review. Polish Journal of Food and Nutrition Sciences, 66(2), 67-76.
• Llorent-Martínez, E. J., Fernández-de Córdova, M. L., Ortega-Barrales, P., & RuizMedina, A. (2013). Characterization and comparison of the chemical composition of exotic superfoods. Microchemical Journal, 110, 444-451.
• Pecko L, Takac, J.Cvopa, J.Smolarz, K, Zmarlicki,K. (1993). Nutrient Contents in Fresh and Processed Currat Fruits, Srict lnternational Symposium on Rubus and Ribes, Acta Horticulturae No:352, 205-208.
• Šavikin, K., Zdunić, G., Janković, T., Gođevac, D. Stanojković, T., Pljevljakušić, D. (2014) Berry fruit teas: Phenolic composition and cytotoxic activity. Food Research International, 62 (2014) 677–683.
• Scalzo, J., Politi, A., Pellegrini, N., Mezzetti, B., & Battino, M. (2005). Plant genotype affects total antioxidant capacity and phenolic contents in fruit. Nutrition, 21(2), 207-
213.
• Shahidi F, Naczk M (2004) Phenolic compounds in fruits and vegetables. In: Phenolics in food and nutraceutical, CRC LLC, pp 131–156.
• Skrede, G., Wrolstad, R. E., & Durst, R. W. (2010). Changes in anthocyanins and polyphenolics during juice processing of highbush blueberries (Vaccinium corymbosum L.). J. Food Sci., 65, 357–364.
• Szajdek, A. and Borowska, E. J. (2008). Bioactive Compounds and Health-Promoting Properties of Berry Fruits: A Review 63:147–156.
• Yao LH, Jiang YM, Shi J, Tomás-Barberán FA, Datta N, Singanusong R, Chen SS (2004) Flavonoids in food and their health benefits. Plant Foods Hum Nutr 59:113–
122.

 

MK Psikoloji Ve Diyet Kliniği Isparta

Stj.Dyt.Ceyda Selek & Diyetisyen Hilal Yaman

 

 

Mk Psikoloji ve Diyet Kliniği ‘nin diğer yazılarını okumak için tıklayın. Konu hakkında daha detaylı bilgi almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Konu hakkında bilgilendirme konusunda soru veya görüşleriniz olursa lütfen bizlere iletişim sayfamızdan ulaşın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir